2 Ağustos 2007 Perşembe

İkinci Sayfa

İskele boyunca sıralanmış aydınlatmalar, denize yansıttıkları ışıklarının oluşturduğu yakamozların parlaklığı için ay ile yarışıyorlardı sanki. Ay gümüş parçacıklarını, iskelenin ışıkları ise erimiş altın parçacıklarını sunuyorlardı ince, narin, ipeksi denizin üstüne.

Hafif, tatlı esintisi ile muhteşem geceyi tamamlayan rüzgar, ağaçların yapraklarını yalayıp geçerken, denizin narin salınımlarının kıyıyı okşarken çıkarttığı sesle karışıyor ve Rodrigo’nun gitar konçertosuna adeta nazire yapıyordu.

Az ilerde iskeleye demir atmış olan yat, hafif esen rüzgarın etkisiyle suyun üzerinde bir sağa, bir sola salınıyor, yatın üzerindeki dizi, dizi sıralanmış ışıklarsa yatın salınımıyla beraber denize döktükleri altın parlaklıklarını beraberinde sürüklüyor, oluşturduğu yakamozları şıkırdayan bir dansözün ışıltılı elbisesi gibi titretirken, denizin üstü erimiş ve yayılmış altın parçacıklarının ışıltısını saçıyordu.

Zarif bir şekilde su ile kucaklaşmış kahverengi gövdesinin üzerinde beyaz boya ile, büyük harflerle yazılmış dolunay yazısı, uzaktan bakanın bariz olarak görebileceği şekilde açıkça seçilebiliyordu. Sanki o gece yat ve ay birbirleri ile gizliden gizliye anlaşmışlar, ay yat için parlıyor, yat ise ay için salınıyor gibiydi. Sakin, sessiz, kimsesiz yat, ayın sıcak, parlak ve hakim ışıkları ile donanmış, bir gelin kız zarafetinde adeta flört ediyordu ayın ışıkları ile.Gökyüzünde milyonlarca yıldız, aya eşlik eden vokalistler gibi, ayın etrafında yerlerini almışlar, ne parlaklıklarının sönük kalmasına, ne de yıldız olamadıklarına aldırış etmeden bir yanıyor, bir sönüyor, bir kayıyorlardı. Aya rağmen, ayla birlikteydiler. O gece, ay parlak, yıldızlar parlak, yat parlaktı.

kaynak: Dolunay adlı kitap, Yazan: www.Europey.com editörü

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Bu roman harika, hemen gidip k,tabı alıp tamamını okumak istiyorum. Basıldı mı acaba?

Adsız dedi ki...

Ben gerçekten kitabı hemen alıp okumak istiyorum. Cevap verirseniz sevinirim.